Gönderen Kurşun Kalem / 22 Nisan 2010 Perşembe / Yorum Yok / diyet zayıflama
Haydi şişko göbeğinizin sorumlusunu bulalım
Yağlanma direkt aldığınız fazla kalorilerle ilgili olmayabilir.
Haydi şişko göbeğinizin sorumlusunu bulalım
İnsülin hormonu bu konuda çok önemli bir rol oynar. İnsülin seviyemizi etkileyen her unsur, göbeğimizde ne kadar yağ depolayacağımızı belirler
Yağ dokusu nasıl artıyor hiç düşündünüz mü? İnsülin hormonu bu konuda çok önemli bir rol oynar. Yoğun bir şekilde salgılanan insülin, enerjiyi (kaloriyi) yağ dokularında trigliserid formunda depolaması için vücudumuzu zorlar. Böylece, teorik olarak insülin seviyemizi etkileyen her unsur, aynı zamanda göbeğimizde ne kadar yağ depolayacağımızı da belirlemiş olur.
İNSÜLİNİ ETKİLEYEN 7 UNSUR
Vücudumuzdaki hormonların dengesini sayısız faktör etkiler. Özellikle uzumanların riskli bulduğu göbek çevresi yağlanması varsa, bunun nedeni aşağıdakilerden biri ve birden fazlası olabilir. Eğer göbeğiniz yağlanıyorsa, yağ dokusu metabolizmasını etkileyen yedi unsuru gözden geçirin.
1. ALINAN KALORİNİN TİPİ: Basit karbonhidrat ve şeker kalorileri, yağ ve proteinden daha çok insülinogeniktir yani pankreası daha çok insülin salgılanması için uyarır.
2. UYKU MİKTARI: Çalışmalar, yeteri kadar uyumayanların insülin seviyesini ters olarak etkilediğini gösteriyor.
3. STRES SEVİYESİ: Stres hormonu olan kortizolün seviyesinin yükselmesi, insülin seviyesini olumsuz olarak etkiler.
4. BAZI İLAÇLAR: Çalışmalar, antidepresan gibi ilaçların, bazı kişilerde insülin direncine neden olabildiğini gösteriyor.
5. HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER: Ergenlik, hamilelik, menopoz. Tüm bunlar insülin seviyesinde olduğu gibi, kilodaki değişiklikle de bağlantılıdır.
6. MEVSİMLER: Yağlar vücudumuzu dış etkenlere karşı korur ve ısıtır. Bu yüzden özellikle kış aylarında vücut yağlanma eğilimi gösterir. İnsülin hassasiyetiniz varsa bu konuda da tedbirli olmanız gerekir.
7. HASTALIKLAR VE TIBBİ DURUMLAR: Genetik bazı hastalıklar vücudun hormon dengesini değiştirebilir.
KAN ŞEKERİNİ NORMALLEŞTİRMEK
Karbonhidratlar, vücudumuzun temel enerji gereksinimini sağlar. Hücreler tarafından emiliminin gerçekleşe-bilmesi için karbon-hidratın en küçük birimi olan ‘glikoz'a dönüşmesi gerekir. Glikoz, beyin ve diğer organlarımız için enerji kaynağıdır. Yalnız hücrelerin bu glikozu kullanabilmesi için insülin hormonuna ihtiyacı vardır. İnsülin hormonumuz pankreastan salınır ve hücrelerin glikoza karşı geçirgenliğini, kullanımını kolaylaştırarak, glikozdan yağ oluşumunu uyarır.
Açlık halinde enerjimiz yağ deposundan sağlanır, ancak bunun için insülin seviyesinin düşük olması gerekir. İnsülin metabolizmasında meydana gelen bozukluk, aşırı insülin salınımı, sürekli glisemik indeksi yüksek besinlerin yenilmesi, bireyin açlık ve tokluk sinyallerini, yağ depolamasını, açlığını kontrol edememesine sebep olur. Birey sürekli tatlı yemesine rağmen yeniden ve sürekli tatlı ihtiyacı hisseder.
Şeker ve beyaz un tüketiminin en önemli etkisi insülin metabolizması üzerinde olur, çünkü bu iki besin kan şekerini hızlı yükseltir. Yani glisemik indeksi yüksek olan besinler arasında yer alırlar.
Bu besinler, açlık ve tokluk metabolizması üzerinde önemli etkiye sahiptir. Glisemik indeksi düşük olanlar yani kan şekerini hızlı yükseltmeyenler ise daha uzun süre tokluk hissi verir ve insülin hormonunun aşırı salınımına sebep olmazlar. Sürekli tatlı yeme ihtiyacı, açlık halinde konsantrasyon güçlüğü, sinirlilik, yemekten üç - dört saat sonra anormal acıkma ve gece tatlı yeme isteği gibi şikayetler, insülin metabolizmasında bozukluğu düşündürür.
Özellikle fazla kilonuz varsa ve bu yağlanma göbek bölgenizde dikkat çekici ise mutlaka bir endokrinoloji ve diyabet uzmanına danışın. Sadece açlık kan şekerine bakmak böyle bir durum için yeterli değildir. Mutlaka insülin ve glikoz metabolizması beraber değerlendirilmelidir. Hatta fazla kilolarınızın sorumlusu bu bozukluk olabilir. Yedikleriniz enerji olarak kullanılamayıp yağ olarak depolanıyor olabilir.
RESTORANA GİTMEDEN ÖNCE İŞTAHINIZI BASTIRIN
Çantanızda bulunduracağınız ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişlerden birkaç tane atıştırarak, masaya yemekten önce konan sepetteki ekmekleri silip süpürmenizi önlersiniz. Ekmeğinizi batırdığınız masum gözüken kekikli zeytinyağının ise en az 10 - 15 bademe eşit olduğunu hatırlatmak isterim.
ÖĞÜNÜNÜZÜ BİR BÜTÜN OLARAK DÜŞÜNÜN
Yemeğin yanında alacağınız alkollü veya sodalı içeceklerin de yüksek kalorili olabileceğini hatırlayarak, daha önceden bu konuda yapacağınız küçük hesap, doğru bir seçime yardımcı olacaktır.
Yemeğin sonunda mutlaka bir tatlı ısmarlamak istiyorsanız, mümkünse sütlü veya meyveli bir tatlı daha makul bir seçenektir. Diğer yemekleri olduğu gibi, tatlıyı da bir arkadaşınızla paylaşmanız mümkündür.
ARADA BİR MOLA VERİN
Haftada bir yapacağınız küçük bir sapma, diyetinizi bozmaz. (Kronik bir hastalıkla ilgili diyet yapmıyorsanız veya doktor gözetiminde beslenmiyorsanız) Tabi eğer haftada tek bir günse.
Haydi şişko göbeğinizin sorumlusunu bulalım
İnsülin hormonu bu konuda çok önemli bir rol oynar. İnsülin seviyemizi etkileyen her unsur, göbeğimizde ne kadar yağ depolayacağımızı belirler
Yağ dokusu nasıl artıyor hiç düşündünüz mü? İnsülin hormonu bu konuda çok önemli bir rol oynar. Yoğun bir şekilde salgılanan insülin, enerjiyi (kaloriyi) yağ dokularında trigliserid formunda depolaması için vücudumuzu zorlar. Böylece, teorik olarak insülin seviyemizi etkileyen her unsur, aynı zamanda göbeğimizde ne kadar yağ depolayacağımızı da belirlemiş olur.
İNSÜLİNİ ETKİLEYEN 7 UNSUR
Vücudumuzdaki hormonların dengesini sayısız faktör etkiler. Özellikle uzumanların riskli bulduğu göbek çevresi yağlanması varsa, bunun nedeni aşağıdakilerden biri ve birden fazlası olabilir. Eğer göbeğiniz yağlanıyorsa, yağ dokusu metabolizmasını etkileyen yedi unsuru gözden geçirin.
1. ALINAN KALORİNİN TİPİ: Basit karbonhidrat ve şeker kalorileri, yağ ve proteinden daha çok insülinogeniktir yani pankreası daha çok insülin salgılanması için uyarır.
2. UYKU MİKTARI: Çalışmalar, yeteri kadar uyumayanların insülin seviyesini ters olarak etkilediğini gösteriyor.
3. STRES SEVİYESİ: Stres hormonu olan kortizolün seviyesinin yükselmesi, insülin seviyesini olumsuz olarak etkiler.
4. BAZI İLAÇLAR: Çalışmalar, antidepresan gibi ilaçların, bazı kişilerde insülin direncine neden olabildiğini gösteriyor.
5. HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER: Ergenlik, hamilelik, menopoz. Tüm bunlar insülin seviyesinde olduğu gibi, kilodaki değişiklikle de bağlantılıdır.
6. MEVSİMLER: Yağlar vücudumuzu dış etkenlere karşı korur ve ısıtır. Bu yüzden özellikle kış aylarında vücut yağlanma eğilimi gösterir. İnsülin hassasiyetiniz varsa bu konuda da tedbirli olmanız gerekir.
7. HASTALIKLAR VE TIBBİ DURUMLAR: Genetik bazı hastalıklar vücudun hormon dengesini değiştirebilir.
KAN ŞEKERİNİ NORMALLEŞTİRMEK
Karbonhidratlar, vücudumuzun temel enerji gereksinimini sağlar. Hücreler tarafından emiliminin gerçekleşe-bilmesi için karbon-hidratın en küçük birimi olan ‘glikoz'a dönüşmesi gerekir. Glikoz, beyin ve diğer organlarımız için enerji kaynağıdır. Yalnız hücrelerin bu glikozu kullanabilmesi için insülin hormonuna ihtiyacı vardır. İnsülin hormonumuz pankreastan salınır ve hücrelerin glikoza karşı geçirgenliğini, kullanımını kolaylaştırarak, glikozdan yağ oluşumunu uyarır.
Açlık halinde enerjimiz yağ deposundan sağlanır, ancak bunun için insülin seviyesinin düşük olması gerekir. İnsülin metabolizmasında meydana gelen bozukluk, aşırı insülin salınımı, sürekli glisemik indeksi yüksek besinlerin yenilmesi, bireyin açlık ve tokluk sinyallerini, yağ depolamasını, açlığını kontrol edememesine sebep olur. Birey sürekli tatlı yemesine rağmen yeniden ve sürekli tatlı ihtiyacı hisseder.
Şeker ve beyaz un tüketiminin en önemli etkisi insülin metabolizması üzerinde olur, çünkü bu iki besin kan şekerini hızlı yükseltir. Yani glisemik indeksi yüksek olan besinler arasında yer alırlar.
Bu besinler, açlık ve tokluk metabolizması üzerinde önemli etkiye sahiptir. Glisemik indeksi düşük olanlar yani kan şekerini hızlı yükseltmeyenler ise daha uzun süre tokluk hissi verir ve insülin hormonunun aşırı salınımına sebep olmazlar. Sürekli tatlı yeme ihtiyacı, açlık halinde konsantrasyon güçlüğü, sinirlilik, yemekten üç - dört saat sonra anormal acıkma ve gece tatlı yeme isteği gibi şikayetler, insülin metabolizmasında bozukluğu düşündürür.
Özellikle fazla kilonuz varsa ve bu yağlanma göbek bölgenizde dikkat çekici ise mutlaka bir endokrinoloji ve diyabet uzmanına danışın. Sadece açlık kan şekerine bakmak böyle bir durum için yeterli değildir. Mutlaka insülin ve glikoz metabolizması beraber değerlendirilmelidir. Hatta fazla kilolarınızın sorumlusu bu bozukluk olabilir. Yedikleriniz enerji olarak kullanılamayıp yağ olarak depolanıyor olabilir.
RESTORANA GİTMEDEN ÖNCE İŞTAHINIZI BASTIRIN
Çantanızda bulunduracağınız ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişlerden birkaç tane atıştırarak, masaya yemekten önce konan sepetteki ekmekleri silip süpürmenizi önlersiniz. Ekmeğinizi batırdığınız masum gözüken kekikli zeytinyağının ise en az 10 - 15 bademe eşit olduğunu hatırlatmak isterim.
ÖĞÜNÜNÜZÜ BİR BÜTÜN OLARAK DÜŞÜNÜN
Yemeğin yanında alacağınız alkollü veya sodalı içeceklerin de yüksek kalorili olabileceğini hatırlayarak, daha önceden bu konuda yapacağınız küçük hesap, doğru bir seçime yardımcı olacaktır.
Yemeğin sonunda mutlaka bir tatlı ısmarlamak istiyorsanız, mümkünse sütlü veya meyveli bir tatlı daha makul bir seçenektir. Diğer yemekleri olduğu gibi, tatlıyı da bir arkadaşınızla paylaşmanız mümkündür.
ARADA BİR MOLA VERİN
Haftada bir yapacağınız küçük bir sapma, diyetinizi bozmaz. (Kronik bir hastalıkla ilgili diyet yapmıyorsanız veya doktor gözetiminde beslenmiyorsanız) Tabi eğer haftada tek bir günse.
Etiketler:
diyet zayıflama
Related Posts
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder