Gönderen Kurşun Kalem / 23 Haziran 2018 Cumartesi / Yorum Yok / sağlık
Kalbin için stresten kaç damarların için harekete geç
Kalp ve damar hastalıkları halen dünyada ölüm nedenleri arasında en üst sıralarda yer alırken, kalp sağlığını korumanın yolu önceden tedbir almaktan geçiyor. Sağlıklı bir yaşam için ise dengeli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, stres ve sigaradan uzak durmak önem kazanıyor.
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren, stresin kalp hastalıklarının görülme yaşını düşürdüğünü belirtirken, beslenme ve egzersiz alışkanlıklarının da kalp sağlığı üzerinde etkili olduğunu söyledi.
Dünyada ve Türkiye'de kalp sağlığının önemi her geçen gün artarken, TÜİK verileri de kardiyovasküler sebepli ölümlerin, tüm ölümlerin yüzde 43'ünü oluşturduğunu ortaya koyuyor. Bu istatistiğe göre, ülkemizde ölümlerin büyük ölçüde kalp damar hastalıklarından gerçekleştiği görülüyor. Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren, yaptığı açıklamada kardiyovasküler ölümlerin giderek daha genç yaşlarda görülmeye başladığını işaret ederek, kalp sağlığı ve hastalıklarıyla ilgili şu bilgileri verdi:
STRES, KALP YAŞINI DÜŞÜRÜYOR
Genel olarak eskiden erkeklerde 50, kadınlarda 60 yaş üzerinde kardiyovasküler risk artmaya başlarken, son zamanlarda erkeklerde 40, kadınlarda 50 yaş civarında bu riskin artmaya başladığı ortaya çıktı. Giderek hem kalp damar hastalıklarından ölüm hem de kalp damar hastalıklarına yakalanma yaşı daha genç yaşlara doğru kaymaya başladı. Bunun başlıca sebebi olarak endüstriyel toplumun getirdiği stresli yaşam biçiminin yaygınlaşması ve beslenme alışkanlıklarında önemli değişiklikler gösterilebilir. Yüzyıllar önce avlayıcı avcı toplum tarzından son yüzyılda artık rafine gıdaları tüketir bir yaşam biçimine döndük. Bundan dolayı da özellikle damar sertliği artık daha erken yaşlarda görülmeye başlandı.
RAFİNE GIDALAR KALBE GİDEN DAMARLARI TIKIYOR
Kalp damar hastalıklarının daha genç yaşlara doğru kaymasının en önemli sebebi olarak beslenme tarzı ve hayat tarzında olan önemli değişiklikler üzerinde durulmaktadır. Özellikle rafine besinler arasındaki; işlenmiş un, yağ, kremalı yiyecekler, hazır gıdalar, kızartma ve hayvansal doymamış yağ asitlerinden oluşan besinlerle beslenmek daha erken yaşta şeker metabolizmasını bozmakta, daha erken obeziteye neden olmakta ve kalp damar tıkanıklığına yol açmaktadır.
YUMURTA VE KIRMIZI ETİN NEGATİF ETKİSİ YOK
Kalp sağlığı için beslenme tarzını bizim çok aşina olduğumuz Akdeniz tipi beslenmeye çevirmek, yani daha çok rafine gıdalar ve unlu mamullerden uzaklaşıp zeytinyağı ağırlıklı, Ege ve Akdeniz mutfağından daha hafif gıdaları tüketmek ve bol bol yeşillik yemek oldukça faydalı. Ayrıca kırmızı et, yumurta ve balık gibi kaliteli hayvansal proteinleri eksik etmememiz gerekiyor. Aslına bakarsanız, bu besinlerin eskiden düşünüldüğü gibi kolesterolü yükseltmek ve kalp damar hastalıklarına yol açmak yönünden negatif etkileri yok. Aksine bu tür kaliteli hayvansal proteinlerin tüketilmesi hem beyin gelişmesi hem kaslarımızın gelişmesi hem de vücut direncimiz açısından oldukça kıymetli.
SUÇLU KOLESTROL DEĞİL
Kolesterol meselesine gelince, kolesterol vücudumuz için gerekli bir yapıtaşıdır. Ancak metabolizmamız gelişme çağındayken kolesterolün tüketimini dengelemek durumundayken; orta yaş ve ileri yaşlara geldiğimizde, kolesterol üretimi yine aynı şekilde devam ettiği halde vücudumuzun kolesterolü kullanma ihtiyacı giderek azalmaktadır. Dolayısıyla kandaki kolesterol miktarı giderek yükselmektedir. Özellikle kadınlarda menopoz sonrası, erkeklerde ise 30 yaştan sonra kolesterol düzeyleri artmaktadır. Artmış olan bu kolesterol ancak ve ancak nikotinle, stresle ve şekerle oksitlendiği takdirde damar duvarına sızarak damar sertliğine ve 'aterom plaklarına' yol açmaktadır. Dolayısıyla burada sorumlu olan yüksek kolesterol değil, o kolesterolü zararlı hale getiren hayat tarzımız. Bununla birlikte yine de bazı hastalarda kolesterolü düşürmek için ilaç tedavisine de ihtiyaç duymaktayız.
DOĞRU SPOR TERCİHİ ÖNEMLİ
Günümüzde daha şişman, şeker metabolizması daha erken bozulmuş, tansiyonu daha erken yükselen ve kalp damar hastalıklarına daha erken yakalanan bir nesil ortaya çıkmış durumda. Bunlardan etkilenmemenin en önemli yolu düzenli fiziksel aktivite göstermekten geçiyor. Bu da yaklaşık olarak minimum haftada 150 dakika egzersiz yapmak anlamına geliyor. Ancak bu egzersizi halı sahada futbol oynamak veya basketbol maçı yapmak gibi düşünmemek gerekiyor. Çünkü bu tarz aşırı zorlayıcı, yıpratıcı, yarışmalı egzersizler, haftada bir veya ayda bir yapıldığında kalp hastalıkları riski artırıyor. Bunun yerine, düzenli olarak yarışmasız tarzda hızlı tempolu yürüyüş, yavaş tempolu koşu, bisiklet çevirmek gibi çok daha az zorlayan sporlara yönelmek çok daha önemli.
Hiç şüphesiz, sigaradan uzak durulması da kalp sağlığı için çok önemli bir faktör. Bunun yanısıra, gençler arasında uyuşturucu kullanımının artması da büyük bir tehdit oluşturuyor. Yapılan araştırmalar sentetik ya da doğal uyuşturucuların kalp damarlarının aniden büzüşmesine, ritim bozukluğuna, kalp damar hastalığının gelişmesine ve daha çocuk yaşta kalp krizleri ve ölümlere neden olabileceğini gösteriyor. Bu nedenle bu sorunlarla mücadeleye daha fazla ağırlık verilmesi ve bu gibi maddelerden kesinlikle uzak durmak gerekiyor.
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren, stresin kalp hastalıklarının görülme yaşını düşürdüğünü belirtirken, beslenme ve egzersiz alışkanlıklarının da kalp sağlığı üzerinde etkili olduğunu söyledi.
Dünyada ve Türkiye'de kalp sağlığının önemi her geçen gün artarken, TÜİK verileri de kardiyovasküler sebepli ölümlerin, tüm ölümlerin yüzde 43'ünü oluşturduğunu ortaya koyuyor. Bu istatistiğe göre, ülkemizde ölümlerin büyük ölçüde kalp damar hastalıklarından gerçekleştiği görülüyor. Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bahadır Dağdeviren, yaptığı açıklamada kardiyovasküler ölümlerin giderek daha genç yaşlarda görülmeye başladığını işaret ederek, kalp sağlığı ve hastalıklarıyla ilgili şu bilgileri verdi:
STRES, KALP YAŞINI DÜŞÜRÜYOR
Genel olarak eskiden erkeklerde 50, kadınlarda 60 yaş üzerinde kardiyovasküler risk artmaya başlarken, son zamanlarda erkeklerde 40, kadınlarda 50 yaş civarında bu riskin artmaya başladığı ortaya çıktı. Giderek hem kalp damar hastalıklarından ölüm hem de kalp damar hastalıklarına yakalanma yaşı daha genç yaşlara doğru kaymaya başladı. Bunun başlıca sebebi olarak endüstriyel toplumun getirdiği stresli yaşam biçiminin yaygınlaşması ve beslenme alışkanlıklarında önemli değişiklikler gösterilebilir. Yüzyıllar önce avlayıcı avcı toplum tarzından son yüzyılda artık rafine gıdaları tüketir bir yaşam biçimine döndük. Bundan dolayı da özellikle damar sertliği artık daha erken yaşlarda görülmeye başlandı.
RAFİNE GIDALAR KALBE GİDEN DAMARLARI TIKIYOR
Kalp damar hastalıklarının daha genç yaşlara doğru kaymasının en önemli sebebi olarak beslenme tarzı ve hayat tarzında olan önemli değişiklikler üzerinde durulmaktadır. Özellikle rafine besinler arasındaki; işlenmiş un, yağ, kremalı yiyecekler, hazır gıdalar, kızartma ve hayvansal doymamış yağ asitlerinden oluşan besinlerle beslenmek daha erken yaşta şeker metabolizmasını bozmakta, daha erken obeziteye neden olmakta ve kalp damar tıkanıklığına yol açmaktadır.
YUMURTA VE KIRMIZI ETİN NEGATİF ETKİSİ YOK
Kalp sağlığı için beslenme tarzını bizim çok aşina olduğumuz Akdeniz tipi beslenmeye çevirmek, yani daha çok rafine gıdalar ve unlu mamullerden uzaklaşıp zeytinyağı ağırlıklı, Ege ve Akdeniz mutfağından daha hafif gıdaları tüketmek ve bol bol yeşillik yemek oldukça faydalı. Ayrıca kırmızı et, yumurta ve balık gibi kaliteli hayvansal proteinleri eksik etmememiz gerekiyor. Aslına bakarsanız, bu besinlerin eskiden düşünüldüğü gibi kolesterolü yükseltmek ve kalp damar hastalıklarına yol açmak yönünden negatif etkileri yok. Aksine bu tür kaliteli hayvansal proteinlerin tüketilmesi hem beyin gelişmesi hem kaslarımızın gelişmesi hem de vücut direncimiz açısından oldukça kıymetli.
SUÇLU KOLESTROL DEĞİL
Kolesterol meselesine gelince, kolesterol vücudumuz için gerekli bir yapıtaşıdır. Ancak metabolizmamız gelişme çağındayken kolesterolün tüketimini dengelemek durumundayken; orta yaş ve ileri yaşlara geldiğimizde, kolesterol üretimi yine aynı şekilde devam ettiği halde vücudumuzun kolesterolü kullanma ihtiyacı giderek azalmaktadır. Dolayısıyla kandaki kolesterol miktarı giderek yükselmektedir. Özellikle kadınlarda menopoz sonrası, erkeklerde ise 30 yaştan sonra kolesterol düzeyleri artmaktadır. Artmış olan bu kolesterol ancak ve ancak nikotinle, stresle ve şekerle oksitlendiği takdirde damar duvarına sızarak damar sertliğine ve 'aterom plaklarına' yol açmaktadır. Dolayısıyla burada sorumlu olan yüksek kolesterol değil, o kolesterolü zararlı hale getiren hayat tarzımız. Bununla birlikte yine de bazı hastalarda kolesterolü düşürmek için ilaç tedavisine de ihtiyaç duymaktayız.
DOĞRU SPOR TERCİHİ ÖNEMLİ
Günümüzde daha şişman, şeker metabolizması daha erken bozulmuş, tansiyonu daha erken yükselen ve kalp damar hastalıklarına daha erken yakalanan bir nesil ortaya çıkmış durumda. Bunlardan etkilenmemenin en önemli yolu düzenli fiziksel aktivite göstermekten geçiyor. Bu da yaklaşık olarak minimum haftada 150 dakika egzersiz yapmak anlamına geliyor. Ancak bu egzersizi halı sahada futbol oynamak veya basketbol maçı yapmak gibi düşünmemek gerekiyor. Çünkü bu tarz aşırı zorlayıcı, yıpratıcı, yarışmalı egzersizler, haftada bir veya ayda bir yapıldığında kalp hastalıkları riski artırıyor. Bunun yerine, düzenli olarak yarışmasız tarzda hızlı tempolu yürüyüş, yavaş tempolu koşu, bisiklet çevirmek gibi çok daha az zorlayan sporlara yönelmek çok daha önemli.
Hiç şüphesiz, sigaradan uzak durulması da kalp sağlığı için çok önemli bir faktör. Bunun yanısıra, gençler arasında uyuşturucu kullanımının artması da büyük bir tehdit oluşturuyor. Yapılan araştırmalar sentetik ya da doğal uyuşturucuların kalp damarlarının aniden büzüşmesine, ritim bozukluğuna, kalp damar hastalığının gelişmesine ve daha çocuk yaşta kalp krizleri ve ölümlere neden olabileceğini gösteriyor. Bu nedenle bu sorunlarla mücadeleye daha fazla ağırlık verilmesi ve bu gibi maddelerden kesinlikle uzak durmak gerekiyor.
Related Posts
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder